Dünya nüfusunun yüzde 10’unun açlık içinde yaşadığını, üçte birinin yetersiz beslendiğini biliyor muydunuz?
Madalyonun diğer yüzünde ise israf var, gıda bolluğundan dolayı 10 kişiden birinin yakalandığı obezite var.
Yani vahşi kapitalizmin kol gezdiği ve sosyal eşitsizliğin hüküm sürdüğü dünya düzeninde bir yanda gıda kıtlığından dolayı sefalet var, diğer yanda çok fazla gıda tükettiği için sağlığı bozulan varsıllar var.
Üstelik dünyanın yüzde 10’u açlıktan kırılırken, her yıl 1 milyar 250 milyon ton gıda israfı yapılıyor.
***
Ancak bunlar iyi günlerimiz daha…
Öyle ki 2057’de 9,5 milyara çıkması beklenen dünya nüfusunu doyurmak için, yüzde 50 daha fazla gıda üretimi yapmak gerekiyor.
Ancak sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da en büyük sorunlarından biri, tarım iş gücünün gün geçtikçe azalması.
Diğer yandan daha fazla gıda demek, daha fazla zehir demek, daha fazla sağlıksız beslenme demek.
***
İşte tüm bunlar ve daha fazlası BTSO’nun Uludağ Bursa Business Scholl’da düzenlediği Gıda Zirvesi’nde masaya yatırıldı.
BTSO Başkanı İbrahim Burkay’ın, çarpıcı örnekler verdiği konuşmasındaki ölçek ve verimlilik vurgusu dikkat çekiciydi:
“Avrupa’da sınırlı su kaynaklarına rağmen tarım ve hayvancılık sektörlerinde yatırımlar ve verimlilik esaslarıyla birbirinden başarılı örnekler var. Yüksek verim, sadece toprak ve suyla değil; bilgiyle, planlamayla, teknolojiyle sağlanabilir. Altını özellikle çizmek isterim ki, bizler sanayiyle tarımı birbirleriyle rekabet eden değil, birbirlerini tamamlayan zenginlik alanı olarak görüyoruz. Sanayide küresel üretimin ve inovasyonun merkezlerinden olan ABD, Almanya ve Çin, aynı zamanda tarım sektöründe de küresel verimlilik ve üretim liderleri arasında yer alıyor. Artık, ‘ne kadar destek verdin’ değil, ‘ne kadar verim aldın’ sorusuna yanıt vermek zorundayız. Teknoloji ve verimlilik üretim standardı olmalı. Digital toprak haritaları, akıllı sulama ve geri kazanım sistemleriyle üreticimizi teknolojiyle buluşturabilirsek, hem verim artar, hem gıda fiyatları dengelenir hem de doğal kaynaklarımız korunur.”
***
Burkay’ın verdiği örneklere bir ek de ben yapayım.
Dünyanın en küçük ülkelerinden biri Hollanda, dünyanın en fazla gıda ihracatı yapan 2. ülkesi!
Üstelik Türkiye gibi milyonlarca dönüm verimli tarım arazilerine de sahip değiller.
Hollanda’nın tarımda dünya lideri olmasının tek nedeni, bilimi rehber etmesi, yüksek teknolojiyi kullanması.
Tarımda inovatif yöntemleri sonuna kadar kullanan Hollanda, akıllı seracılık sistemiyle lider ülke konumda.
Kooperatifleşme oranı yüzde 90’lar seviyesinde olan bu küçük ülke, yapay zeka ve robotik sistemler marifetiyle de döngüsel tarımda dünyaya örnek oluyor.
***
Kuşkusuz çok değil 30 yıl önce, kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biri olan Türkiye’nin, gıda ihracatçısı konumundan, gıda ithalatçısı ülkeye dönüşmesinin bir nedeni de diğer alanlarda olduğu gibi teknolojiye ayak uyduramaması, yeniliğe kapalı olması.
***
Zirvenin ağır konuğu Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Bursalı Muharrem Yılmaz’dı.
Uzun konuşmasının büyük bölümünde Sütaş’ın reklamını yapsa da, sıfırdan başladığı bir şirketi büyük bir başarı hikayesine dönüştürdüğü için hakkıdır diyelim.
Muharrem Yılmaz da Burkay gibi teknolojinin, inovasyonun, AR-Ge’nin önemine değindi.
***
Gıda konusu, ne bir zirveye ne de bir yazıya sığar.
Çevrenin her geçen gün kirlendiği, su kaynaklarının tükendiği ülkemizde gıda güvenliği, büyük bir sorun olarak karşımızda duruyor.
Çözüm ise yine bizim elimizde.
Milli tarım politikası, üreticiye destek, tarım topraklarının korunması, bilimsel yöntemleri kullanmak, yüksek teknolojiyi uygulamak ve tarımımızı sömüren çok uluslu şirketlerinin boyunduruğundan çıkmak, ilk aklıma gelen çözüm önerilerim.
MUSTAFA ÖZDAL