Tarih: 09.06.2025 13:34
Konya Ovası çöküyor: Binlerce obruk geri döndürülemez durumda
Kontrolsüz yeraltı suyu kullanımı, kuraklık ve azalan yağışlar Konya Ovas’ını çökertiyor. Binlerce obruğun oluştuğu bölgede uzmanlar, "Artık geri dönüş yok" diyor.
Kurak ve yarı kurak iklim kuşağında yer alan Türkiye’de küresel ısınma, iklim değişikliği, yağış rejiminin değişmesi kuraklık tehlikesini de beraberinde getirirken Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden Araştırma Görevlisi Dr. Özge Can Ataş, yeraltı su kaynakları ve Konya Ovası’nda gerçekleşen obruklar hakkında bilgi verdi. İklim değişikliğinin etkilerinden bir tanesinin de kuraklık ve su kaynaklarına olan olumsuz etkileri olduğuna dikkat çeken Ataş, iklim değişikliğine bağlı olarak yağış rejiminin değiştiğini bunun da yağış miktarlarında azalmaya sebep olduğuna dikkat çekerek, "Yağış ve buharlaşma arasındaki denge bozulduğu zaman tüm bu hidrolojik dengede bozuluyor. küresel iklim değişikliğine bağlı olarak özellikle kar yağışlarının azalmasıyla beraber, yüzey suyu ve yeraltı suyu kütlelerinin miktarında azalmaya sebep olmuştur." dedi.
Kurak döneme girdik
"Yeraltı suları tükeniyor mu?" sorusunu yanıtlayan Ataş, Türkiye’deki yağışın yüzde 65’inin buharlaştığını ve geri kalan kısmının yüzeysel akışa geçtiğini, bir kısmının da yeraltını beslediğini belirterek, "Kar yağışı yeteri kadar yağarsa yüzey suları, yeraltı sularını besleyecek ve belli bir zaman sonra yeraltı sistemleri yüzey sularını besleyecektir ve bu döngü devam edecektir. Böyle durumda çok büyük problem yaşanmazken küresel ısınmaya bağlı sıcaklığın ve buharlaşmanın artması, yağışların azalmasıyla beraber maalesef biz bu su kütlelerinin üzerindeki olumsuz durumu yaşıyor olacağız dedi. İklim krizinin sonuçlarından bir tanesi de buzulların erimesidir bu durum okyanus akıntılarının değişmesine sebep olmakla birlikte ana rüzgar yönlerini ve mevsimleri değiştirmektedir. Küresel anlamda iklimler değişiyor, ülkemizde normal şartlarda kış aylarında yağışlı olması gereken dönemleri maalesef şu an da kurak geçiriyoruz. Sonuç olarak ülkemiz kurak bir döneme girmiş durumda dolayısıyla öncelikle küresel ısınmanın etkilerini minimuma indirmek, iklim değişikliğini yavaşlatmak ve azaltmak ve buna yönelik tedbirleri ve önlemleri almak zorundayız." diye konuştu.
Sanayinin artmasıyla sıkıntılar yaşayacağız
Türkiye’nin mevcut bir su potansiyeli olduğunu ve bu su potansiyelini etkin ve verimli şekilde kullanmak zorunda olduğumuza dikkat çeken Ataş, "Sürdürülebilir su yönetimini uygulamamız gerekiyor. Şu an mevcut nüfusumuz 86 milyon ve 2050 yılında bu nüfusun 100 milyona ulaşacağı öngörülüyor. Ülkemizde, kişi başına düşen su miktarı bin 500 metreküp su iken nüfusun, sanayideki su kullanımının ve tarımsal sulamanın artmasına bağlı olarak kullanılacak su miktarı nispeten azalacağı için bu konuda sıkıntılar yaşayacağız. Şu an mevcut su potansiyelimizin üzerinde bir su stresi mevcuttur." şeklinde konuştu.
100’ün üzerinde yeraltı barajı yapımı devam ediyor. Bu amaçla
Türkiye’deki yüzey suyu rezervine katkı sağlaması amacıyla 100’ün üzerinde yeraltı barajı yapımı devam ederken konuyla ilgili açıklama yapan Ataş, İklim değişikliği ile beraber su kaynaklarımız azalıyor. Yağışların şiddetli sağanağa dönüşmesi ve şehirleşme, yağışların yüzey barajlarında depolanma miktarını azaltmaktadır. Ayrıca doğal ortamın kirlenmesi de temiz suya erişimi zora sokmaktadır. Ortalama sıcaklıkların artması, buharlaşma, yerüstü barajların rezervuarındaki su kaybını hızlandırmaktadır ". İklim değişikline bağlı kuraklığında getireceği olumsuzlukları da düşünürsek önlem almak ve mevcut suyumuza sahip çıkmak zorundayız. Devlet su işlerinin yeraltı su barajlarıyla ilgili çok etkin çalışmaları devam etmektedir. 100’ün üzerinde yeraltı su barajı bulunmaktadır. Buradaki amaç akifer sistemlerindeki suyu yerin altında depolayarak bir baraj sisteminin oluşturulduğu mühendislik yapılarıdır ve gerekli görülen bölgelerde bu barajlardan tarımsal sulama, içme ve kullanma suyu amaçlı faydalanabiliyoruz. Ayrıca, yüzey suyu kütleleri üzerinde meydana gelen buharlaşmasının önüne geçmek adına bazı önlemlerde alabiliriz. Baraj, göl yüzeyi gibi yüzey suyu kütleleri üzerinde son zamanlarda kullanılan gölge topları bu amaçla kullanılabilir. Gölge toplarını baraj veya göl üzerine göndererek yüzeyde bir bariyer oluşturuyorsunuz ve suyun buharlaşmasına büyük ölçüde engel olabiliyorsunuz." dedi.
Konya’daki obruklar geri döndürülemez
Konya Ovası’nda meydana gelen obrukların geri döndürülemeyeceğine dikkat çeken Özge Can Ataş, bundan sonrası için önlem ve tedbir alınmasını söyledi. Ataş, bu oluşumun en büyük sebeplerinden bir tanesinin küresel ısınma, iklim değişikliği, iklim değişikliğine bağlı kuraklık ve yağış rejimindeki değişim olduğunu söylen Ataş , "Özellikle Konya Havzası’nın içinde bulunduğu İç Anadolu Bölgesi Türkiye’deki en az yağış alan bölgedir. Bununla beraber tarımında yoğun olarak yapıldığı bir bölgedir. Özellikle 1930’lu yıllardan sonra tarımın ilerlemesiyle beraber oradaki tarımla ilgilenenler, yeraltı suyunu oldukça yoğun kullanmaya başlamışlardır. Şu anda mevcut 60 bine yakın ruhsatsız ve toplamda 90 bine yakın kuyu olduğu biliniyor ve buralardan yapılan aşırı ve kontrolsüz yeraltı suyu çekimleri maalesef oradaki eriyebilir karbonatlı kayaçların litostatik basıncını bozmuş ve eriyebilir karbonatlı kayaçların aşırı su tüketimine bağlı olarak çökmesine ve binlere yakın obrukların oluşmasına sebep olmuştur. Maalesef şu anda obruklar geri döndürülemez ama bundan sonrası için gerekli tedbirler alınabilir." şeklinde konuştu.
Kocaeli’de acil durum yeraltı sondajları var
Mevcut su potansiyeli yeterli görünse de çok göç alan bir bölge olduğu için Kocaeli’de su yönetiminin etkin yapılmasına dikkat çeken Ataş "Mevcut su kaynaklarımızı iyi korumamız gerekiyor. Yuvacık barajımız mevcuttur. 2006 ve 2016 yılında ciddi kurak periyodu yaşadık. O dönemlerde İSU Genel Müdürlüğümüz hızlı bir aksiyon alarak kuraklıkla mücadelede gerekli önlemleri aldılar. Yuvacık barajı ve Sapanca Gölü arasında bir terfi istasyonu oluşturularak bir hat çekilmiştir. Acil eylem planı oluşturularak Yuvacık Barajı susuz bırakılmadan bu problem giderilmiştir. Bununla beraber yaklaşık 100 tane acil durumda kullanılmak üzere bulunan yeraltı suyu sondajlarımız vardır. Kandıra’daki Namazgah barajımız vardır. Hatta Yalova’da bulanan Gökçe Barajı zorunlu hallerde kullanılabilecek barajlardan bir tanesidir. Karamürsel’de yapımı devam eden barajımız vardır. Sakarya ile ortak kullanılması hedeflenen Ballıkaya ve Akçay barajlarımız vardır. Kocaeli için önümüzdeki yıllarda İSU Genel Müdürlüğü’nün yapmış olduğu açıklamada 2040 yılına kadar bir su problemi olmayacağı öngörülmektedir. Ama mevcut su kaynaklarımızı korumak ve etkin şekilde yönetmek zorundayız." dedi.
Araştırma Görevlisi Dr. Özge Can Ataş, yaptığı açıklamada vahşi sulama yönteminin özellikle Türkiye’de çokça yapılan bir hatalı sulama yöntemi olduğunu ve bu yöntemin toprak kalitesini bozmakla beraber mevcut su potansiyelini olumsuz yönde etkilediğini sözlerine ekledi.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —