Bu köşenin takipçileri, eski Bakan Artvin Milletvekili Faruk Çelik’in, zamanının çoğunu seçim bölgesinden çok Bursa’da geçirmesini birçok kez garipsediğimi, dahası eleştirdiğimi biliyor.
Ancak Bursa siyasetinde bir boşluk var ki Çelik’in bu kentte siyaset yapmasını artık eleştirmeyeceğim.
Nitekim, hayatın her alanında olduğu gibi siyasette de boşluk bırakırsanız, birileri gelir doldurur.
***
Gelelim Çelik’in ‘atış serbest’ formatlı basın toplantısına…
Alt satırlarda Çelik’in açıklamalarına ve sorularımıza verdiği yanıtlara yer vereceğim ama toplantıyı birkaç cümleyle özetlemek gerekirse şunu belirtebilirim:
Faruk Çelik, artık aile üyelerine kadar sıçrayan, kendi ifadesiyle ‘iftira’ ve ‘asılsız’ iddialara karşı, topuyla, tüfeğiyle savunmaya geçeceğini, kendisine yönelik yıpratma ve algı operasyonlarının arkasında olduğunu düşündüğü güçlerle de hesaplaşacağını ilan etti.
Ancak önce Refah Partisi il başkanlığından bu yana Bursa’ya olan hizmetlerini, Çalışma ve Tarım Bakanlığı dönemlerindeki icraatlarını hatırlattı ve ekledi:
“Bugüne kadar yaptıklarım konusunda artık mütevazi olmayacağım.”
***
Çelik’in, kendisiyle ilgili iddiaları ortaya atanlara karşı sarf ettiği sözleri hayli sertti:
Bana iftira atanları 3 grupta tanımlıyorum:
-Kadrolu iftiracılar. Bunlara karşı ben ne söylersem, söyleyeyim iftira atmaktan geri durmuyorlar.
-Mevsimlik iftiracılar. Bunlar kabine revizyonu gibi gündemlerde ortaya çıkıyorlar ve bu dönemde bana iftira atıyorlar.
-İthal iftiracılar. Bunlar da son dönemde çıktılar.
Çelik, iftiracı olarak nitelendirdiği kişileri de basın toplantısına çağırdığını ancak yürekleri yetmediği için gelemediklerini ileri sürdü.
Yani, “Hodri meydan, işte ben buradayım. İftiralarınızı yüzüme söyleyin, yanıtlayayım” diyordu.
***
Şu sözleri ise kayda değerdi:
“Bundan böyle iftiralara karşı susmayacağım. Bana taş atanlara taş, gül atanlara gül atacağım”.
***
Salonda bulunan biz gazeteciler de Çelik’in eleştirilerinden nasibimizi aldık:
“Bana yönelik iftiralara karşı sessiz kalıyorsunuz”.
Çelik’in sitemine saygı duymakla beraber, açıklamalarını geçmişte olduğu gibi bugün de kamuoyuna taşıdığımı ve taşıyacağımı söyleyebilirim.
***
Çelik’in kanımca asıl mesajı, iftiracı olarak nitelendirdiği kişilere destek verdiğini düşündüğü isimlereydi.
Yani Çelik, “Artık bunlara destek verirseniz, karşınızda beni bulacaksınız” imasında bulundu.
***
Somut iddialara verdiği yanıtlara gelince…
Büyükşehir Belediye Başkanı Bozbey ile iletişimi en az olan siyasetçinin kendisi olduğunu ancak CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı ile ticari ortaklığı olduğu iddiasının sürekli gündeme getirilerek yıpratılmak istendiğini belirtti.
Şu sözleri sarsıcıydı:
“Ben Bozbey seçildiğinde kendisine hayırlı olsun bile demedim ama koşa koşa tebrik etmeye gidenler oldu”.
***
Çelik, Bursa’daki yerel yönetimlerin imkanlarından ticari menfaat elde ettiği iddialarına ise, “Sadece 75 yaşındaki abim inşaat yapıyor. O inşaatlar da vatandaşın arsası üzerine yapılmıştır. Eğer bu inşaatlarda yerel yönetimlerden bir fayda elde edildiğini söyleyen varsa, belgesiyle ispat etmek zorunda”.
***
Çelik’e 2 soru yönettim.
Birincisi, seçim bölgesi Artvin olmasına rağmen, neden zamanının çoğunu Bursa’da geçirdiğiydi.
Yazının başında bu konuya değindiğim için, Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’ın kısa süreli de olsa sosyal medya hesabından paylaşılan, asfalt ihalesiyle ilgili soruma verdiği yanıtı paylaşayım.
Öncelikle Faruk Çelik, oğlu Enes Çelik’in bir çalışanı üzerinden Bursa Büyükşehir Belediyesi’nden 135 milyonluk liralık asfalt ihalesi aldığı iddiasına ‘iftira’ dedi.
Ardından uzun yıllardır tanıdığı Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’ın, bu iddiayla bir ilgisi olmadığına inandığını ancak sosyal medya hesaplarını kullanan kişileri de kamuoyuna açıklaması gerektiğini belirtti.
Çelik, konuyla ilgili Başkan Aydın ile telefon görüşmesi yaptığı bilgisini de paylaştı.
***
Çelik’in 2 saati aşan ‘atış serbest’ toplantısının tüm detaylarını yazmam, teknik olarak mümkün değil.
Ancak toplantının can alıcı bölümlerini özetledim.
***
Çelik’i diğer siyasetçilerden ayıran en belirgin fark, kendisini gazetecilik ilkeleri çerçevesinde eleştiren hiçbir meslektaşı ‘imha etme’ politikası izlememesi, onlarla diyalog kurarak yanıt hakkını kullanması ve rakip siyasetçilerle olan ilişkisi gibi gazetecilerle ilişkisinde de ılımlı bir politika yürütmesi.
Bu nedenle, istisnalar dışında davet ettiği tüm gazeteciler, basın toplantısına katıldı.
***
Peki Çelik, sadece kendisine yönelik iddialara yanıt vermek için mi gazetecilerin karşısına geçmişti?
Kanımca hayır.
Çelik, bu kentte siyaset yapmaya devam edeceği mesajını güçlü bir şekilde veriyor.
Bu mesajın bir bölümünün de parti içine dönük olduğunu görmek için Çelik’i tanımak gerekiyor.
En azından 25 yıldır kendisini takip eden bir gazeteci olarak, ben bunu görüyorum.
MUSTAFA ÖZDAL