DEVLET AKLI İLE HEYECAN MANTIĞI FARKI
Son zamanlarda Gazze'de Yahudi İsrail'in yaptığı katliam, soykırım ve açlık hepimizi çaresiz hale getirdi.Bir yandan İslam Dünyasının dağınıklığı diğer yandan bir şey yapamama çaresizliği hepimizin yüreğini dağlıyor.Tabiri caiz ise çocuk,kadın,yaşlı ve sivillerin hunharca öldürme haberleri ve annelerin feryatlarını duydukça sabrımızın son noktasına geliyoruz. Bu çaresizlik karşısında sosyal medyada bazı kimseler "Mehmetçik Gazze'ye","İHA'lar SİHA'lar ne güne duruyor?,"Türkiye neden Müdahale Etmiyor?"türü serzenişler üzüntümüzü gösteriyor. Üzüntüden kaynaklanan bu iyi niyetli isteklerin yanında kimi çevrelerde bu isteklerin sonucunun neye mal olacağını bildikleri halde sırf Erdoğan'a olan kinlerinden dolayı ( Erdoğan'ı zor durumda bırakmak için) gösteriler yapıp bu sözleri tekrar edip duruyorlar. Oysa vicdan sahibi herkes bilir ki İslam Ülkeleri içinde en çok yüreği yanan ,çırpınan ,bir şeyler yapmak için elinden geleni yapmaya çalışan Erdoğan,dır. Hatta bazı Dindar kesimler ( Pardon Kindar kesimler) İsrail yerine Türkiye'den öfkelerini çıkarmaya çalışıyorlar. Savaşın ne olduğunu bilmek için çok derin bilgiye sahip olmak gerekmez.Aklı başında olan herkes bilir ki savaş ülkelerin enerjisini,ekonomisini ve hatta insan kaynaklarını yok etme seviyesine getirebilecek unsurlardır.Savaşın nerede ve ne zaman biteceğini de kimse tahmin edemez.( İran'ın ne hale geldiğini unuttuk mu?). Türkiye'nin savaşa girmesini isteyen bu çevreler yoksa şöyle mi düşünüyorlar:
Türkiye İha'ları ve Siha'ları gönderip İsrail'in mevzilerini bombaladıktan sonra üstlerine dönüp "Eh! Bu iş bu kadar" deyip oturup kahvelerini mi yudumlayacaklar? Kabul etsek de etmeksek de teknik gücü bizden daha fazla olan ABD ilk günden beri İsrail'in yanında yer aldığını Dünya'ya ilan etti.Yürümekten aciz olan,ayakta duramayan o zaman ki ABD başkanı Biden ilk gün Amerika'dan 8-10 saatlik bir uçak yolculuğundan sonra İsrail'e gelip bağlılık mesajı verip tekrar aynı şekilde ülkesine geri dönmüştü. Savaş kararı "heyecan mantığı" ile alınmaz."Devlet Aklı" ile alınır.Resulullah'ın (sav) uygulamasına baktığımızda "Heyecan"ın değil "Devlet" aklının ön plana aldığını görüyoruz. Hudeybiye antlaşmasını hatırlayın.Tam imzalar atılırken Müslüman olan Ebu Cendel işkence görmüş ,kan revan içinde Mekkeli müşriklerin elinden kaçmış kendini zar zor Peygamberimizin (sav) kucağına atmıştı.Tam da imzası yeni atılan antlaşma metninde "Mekke'den birileri Medine'li Müslümanlara sığınırsa Mekke'lilere geri verilecek"yazılıydı.Resulullah'ın( sav) yapacağı iki husus vardı:
-Ya heyecan mantığıyla hareket edecek ve Ebu Cendel'i geri vermeyecek.Ve böylece antlaşma iptal olup savaş çıkacak,
-Ya da Devlet Aklıyla hareket edip bir çok sahabinin karşı çıkmasına rağmen Ebu Cendel'i geri verip antlaşmaya sadık kalacak. Resulullah (sav) 'Devlet Aklı'nı tercih etti.Belki 'Heyecan Mantı'ğıyla hareket edenler hayal kırıklığına uğrasa da bu antlaşmadan sonra "FETİH" suresi nazil oldu ve bunun bir zafer olduğunu bildiriyordu. Savaş,"Pirince giderken bulgurdan olmak" riskini de beraber getirir.Atalarımız ne güzel söylemişlerdir:"Düşünmeden yapılan bir işin sonu uzun uzun düşünmektir".
(Abdulvasih DURAN).